Yapılan araÅŸtırmalara göre çölyak hastalarında sindirim sistemi (yemek borusu-mide-bağırsak sisteminde) ve sindirim sistemindeki lenfatik sistemde (intestinal lenfoma) tümör ve kanserlerin görülme sıklığı artmış olarak bulunmuÅŸtur. Özellikle barsak kanseri (ince ve kalın bağırsak) riski normal insanlara göre bariz artış göstermektedir. Çölyakla iliÅŸkili barsak kanseri genelde tedaviye yanıtının da diÄŸer barsak kanserlerine göre daha kötü olabileceÄŸi de bildirilmiÅŸtir. Çölyakla iliÅŸkili intestinal lenfoma genellikle hastalık yaşı 20-40’a ulaÅŸtığında ortaya çıkar. Bu hastalardaki lenfomalar T lenfositlerinden kaynaklanırlar. Hastalığa bu nedenle "enteropathy-associated T-cell lymphoma (EATL)” da denmektedir. Yeni yapılmış bir metaanalizde çölyak hastalığında lenfoma ve diÄŸer kanserlerden ölen hastaları bildiren 17 çalışma incelenmiÅŸtir. DiÄŸer kanserler için risk artışı bulunmazken, Hodgkin dışı lenfomalar için artmış risk bulunmuÅŸtur. Toplum tabanlı çalışmalarda, çölyaklı hastalarda özellikle non-Hodgkin lenfoma ve gastrointestinal kanser (özofagus skuamoz hücreli Ca, ince barsak adeno Ca, kolorektal Ca vs) riskinin çölyak hastalarında normal popülasyona göre arttığı, meme ve akciÄŸer kanseri riskinin ise azaldığı gösterilmiÅŸtir.Hatta kiÅŸi diyetine uyum göstermezse ince bağırsak kanseri riski artabildiÄŸi gibi diÄŸer organ kanserlerine baÄŸlı kayıplar da çölyak olmayanlara oranla artış gösterebilmektedir. Sıkı diyet ile kansere dönüÅŸüm engellenebilir. Bazı çalışmalara göre glutensiz diyete uyulmadığı zaman hastaların yaÅŸam süresi de kısalmaktadır. Bu nedenle çölyak hastalarının diyetlerine azami ÅŸekilde dikkat etmeleri yaÅŸamsal açıdan ve kiÅŸilerin yaÅŸam kaliteleri ve iÅŸlevsellikleri açısından hayati derecede önem arzetmektedir.